vendredi 11 janvier 2008

Analizler: Irak anayasasi ve Kerkük referendumu

11-01-2008
Anayasalar devletlerin temel kanunlarıdır. Bu temel kanunlarla, devlet kurum ve mekanizmalarının işleyişi belirlenir. Genel olarak yazılı anayasaların yanı sıra bazı ülkelerde genel kabul görmüş kurallar silsilesinden oluşan anayasalar da vardır. Anayasaların en temel işlevlerinden biri de kişilerin temel hak ve özgürlüklerini güvence alına almasıdır.

Bu bakımdan ülkelerin daha istikrarlı ve yapısal anlamda devlet olmasını sağlayacak en önemli araçlardan birisi de ülke halkı tarafından benimsenen anayasalardır. Anayasa yapmak veya mevcut anayasayı değiştirmek çok yoğun emek isteyen ve toplumsal uzlaşı gerektiren bir çalışmadır.

Anayasa yapılması için yasa koyucunun meşru bir temsil kabiliyeti olmalıdır. Ve bu meşruiyet, halkın çok büyük bir kısmı tarafından verilmelidir. Irak’ ta ise bu durum daha da zor bir nitelik arz etmektedir, çünkü Irak farklı etnik unsurlar ve dinsel kimliklerden oluşmaktadır. Bu çalışmada Türkmen şehri Kerkük’te yapılması planlanan referanduma ilişkin Irak Daimi Anayasasının 140ncı maddesi ve diğer ilgili maddeleri bura değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Esasen 140ncı madde Irak’ın işgalinden sonra uygulanmaya başlanan Geçici İdari Yasanın 53/a ve 58nci maddelerinin revize edilmiş halidir.

Madde 140 :
Yürütme organı, Irak Geçici İdare Yasası’nın 58’nci maddesinin tüm fıkralarıyla uygulanmasının tamamlanması için gerekli adımları atar. Irak Geçici İdare Yasası’nın 58’nci maddesinde yer alan ve Geçiş Hükümetinin sorumluluğunda uygulanan hususlar, bu anayasaya uygun olarak seçilecek yürütme organı tamamı yerine getirilene değin sürdürülür. Bu çalışmalar, normalleştirme, nüfus sayımı ve sakinlerinin iradesini tespit için Kerkük‘te ve diğer anlaşmazlık bölgelerinde en geç 31 / 12 / 2007 tarihinde referandum düzenlenmesi tamamlanmalıdır.

Irak Daimi Anayasasının Geçiş Hükümleri bölümünde yer alan geçici nitelikteki 140’ncı maddenin ikinci fıkrasına göre 2007 yılının sonuna kadar Kerkük‘te ve diğer anlaşmazlık bölgelerinde sırasıyla normalleştirme, nüfus sayımı ve sakinlerinin iradesini tespit emek amacıyla bir referandum düzenlenmesi öngörülmektedir. Bu aşamalardan ilki olan normalleştirmeyle, Saddam Hüseyin döneminde El-Enfal kampanyası, Türkmenlerin Kerkük ‘ ten göç ettirilmesi ve Kerkük’ e Arapların yerleştirilmesi gibi uygulanan Araplaştırma politikalarının tersine çevrilmesi, yani 1968 yılı öncesindeki duruma dönülmesi hedeflenmektedir. Bundan sonra gelecek olan ikinci aşamada ise bir nüfus sayımı yapılarak referandumda kimlerin oy kullanabileceğinin belirlenmesi öngörülmektedir. Üçüncü aşamada yapılacak olan referandumla ise Türkmen şehri Kerkük ‘ün tamamının, Diyala ve Ninova’nın ise bazı bölgelerinin Irak Kürt yönetim bölgesine sahil edilip edilmeyeceği karara bağlanacaktır. Bu üç aşamanın da, sağlıklı bir sonucun ortaya çıkması için sırayla yapılması gerekmektedir. Sadece ilk aşama olan normalleştirme süreci bile uzun yıllar alabilecek bir süreçtir. Bu bakımdan bu üç aşamanın 2007 yılının sonuna kadar tamamlanması zaten mümkün görünmemektedir.

140’ncı madde geçici bir maddedir ve bu maddede açık bir şekilde referandum sürecinin 31/12/2007 tarihine kadar bitirilmiş olması öngörülmektedir. Bu bakımdan 140’ncı madde aynı zamanda süreyle de sınırlı bir maddedir. Söz konusu madde de belirtilen süre içerisinde normalleştirme, nüfus sayımı ve referandum çalışmaları yapılamazsa madde kadük ( değerini, önemini yitirmiş geçerliliği kalmamış, eskimiş / TDK) olacaktır. 2007 yılı sonu itibariyle hükümsüz hale gelecek olan bu maddede geçen süreyi uzatmak ise Irak Parlamentosu’nun yetkisi dahilinde değildir. Çünkü geçici maddeler ya o geçici madde de düzenlenen hüküm uygulanıncaya kadar ya da o maddede belirtilen süren dolmasına kadar geçerliliğini korur. Normalleştirme ve sayım aşamaları halen gerçekleşmemiştir. Ve 2007 sonuna kadar da bu üç aşama tamamlanamayacağı için bu hüküm 31/12/2007‘de hükümsüz kalacaktır.

Anayasa hükümleri, parlamento kararlarıyla değiştirilemez sadece yeni bir Anayasa düzenlenmesi ile değiştirilebilirler. Bu bakımdan 140’ncı maddesin uygulanmasının ertelenmesi söz konusu değildir.

Erteleme söz konusu olursa Anayasa hükmü ipso facto ( kendiliğinden ) ilga edilmiş olur. Referandumun başka bir tarih ve şekilde yapılması, Irak Anayasası’nın Sonuç Hükümleri başlığı altında düzenlenen 126’ncı madde doğrultusunda olabilirdi.[1] Ancak, bu noktada Sünni grupların talepleri doğrultusunda Irak Anayasasına koyulan 142’nci madde ile 126’ncı madde hükümleri 142’nci maddedeki tadilat karara bağlanıncaya kadar, Anayasa tadilatı ile ilgili olan 126’ncı maddenin hükümlerinden müstesna kılınmıştır. Bu bağlamda 140’ncı maddenin ertelenmesinde 129’ncı madde uygulanamaz. Geriye sadece 142’nci madde kalmaktadır. Söz konusu maddede ise Anayasa ‘ da tadilat yapılması için Temsilciler Meclisi çalışmaya başladığında bir komisyon kurulması öngörülmektedir. Ancak, bu komisyon söz konusu maddenin ilk fıkrasına göre 4 ayı geçmemesi raporunu Meclise sunmalıydı. Ancak, bu süre çok uzun zaman önce geçmiştir. Dolayısıyla 142’nci madde kendiliğinden devre dışı kalmaktadır. Bu süre görmezlikten gelinse bile, Irak Anayasasına göre birinci bölümdeki temel hak ve ikinci bölümdeki temel özgürlükleri konu almayan ve iki seçim dönemi değiştirilmesi yasaklanan maddeler, ancak bir anayasa tadiliyle değiştirebilirler. Bunun için de Meclisin üçte ikisinin onayı ve değişiklik için halk referandumu gerekmektedir. 2007 sonuna kadar bunların gerçekleşmesi de mümkün görünmemektedir.

Esasen 142’nci madde Anayasa Hukuku normlarına ters düşen bir düzenlemedir. Örneğin Madde 142 /IV’ e göre referandum tadilatı halkın salt çoğunluğu tarafından onaylanmış olsa bile üç veya daha fazla ildeki seçenlerin üçte ikisinden fazla bir bölümü tarafından reddedilmesi halinde, referandum tadilatının onaylanmamış sayılacağı kabul edilecektir. Bu üç ilden kasıt anlaşıldığı kadarıyla Erbil, Süleymaniye ve Duhok’tur. Bu bağlamda Irak’ın bir parçası olan Kürt bölgesinin iradesi, bir bütün olarak Irak halkının iradesinden üstün tutulmaktadır. Bu anlamda Kürt grupları memnun etmek adına sınırlı bir bölgenin iradesine üstün kılınması anayasa normlarına ve çağdaş demokrasinin ruhuna ciddi bir aykırılık teşkil etmektedir. 140’ncı madde, Geçici İdari Yasa’nın 58’nci maddesine atıfta bulunmaktadır. Nitekim Irak Anayasasının 143’ncı maddesi :” Yeni Irak Hükümeti kurulduktan sonra Geçici İdari Yasa ve eki 53 /a ve 58’nci madde dışında iptal edilir. “ şeklindedir. Iraklılar tarafından Ekim 2005’te onaylanan Anayasa ve bunun bir hükmü olan 140’ncı maddenin Iraklılar tarafından onaylanmamış geçici nitelikteki bir idari yasanın 58’nci maddesine atıfta bulunması, anayasa yapma tekniği açısından doğru değildir. Çünkü Anayasalar temel normlardır. Normlar hiyerarşisinin en üst kademesinde bulunan anayasa tüm alt normlar uygun olmak zorundadır. Anayasalar alt normlara göre hazırlanmazlar. Alt normlar, anayasalara göre ve anayasayla mutlak uyumlu şekilde hazırlanırlar. Nitekim Irak Anayasasının 13 ncü maddesin birinci fıkrasında Irak Anayasasının Irak’taki en üst yasa, yani temel norm olduğu da belirtilmiştir. Temel norm olan Anayasa, yasaları doğurur. Yasalar Anayasalardan önce gelemez. Bu bakımdan Irak Anayasasının söz konusu maddesinin geçici nitelikteki bir yasaya atıfta bulunması, teknik olarak yanlıştır ve anayasa normlarına aykırıdır.

Geçici madde olarak düzenlenmiş olan 140’ncı madde, 31 / 12 / 2007 itibariyle süresi dolacağı için geçersiz olacaktır ve bu maddeye ilişkin talepleri de Anayasa’ ya uygun olmayacaktır. Dolayısıyla, Irak Meclisinin bir parlamento kararı alarak referandumu, Mayıs 2008‘e ertelemiş olması anayasal anlamda sakat bir düzenlemedir. Bu noktada Irak Anayasa Mahkemesine söz konusu kararın iptal edilmesi için başvuruda bulunulmalıdır. Böyle bir iptal başvurusu yapılmazsa ve referandum bir parlamento kararıyla ertelendiği şekilde yapılırsa bu referandum anayasal temelden yoksun kalmış olacaktır. Bu anlamda referandumun zemini hiç de sağlam olmayan anayasaya aykırı bir parlamento kararı olmuş olacaktır. 140’ncı maddede açık bir şekilde öngörülen referandum yerine, bir parlamento kararına dayandırılacak referandum, Irak Daimi Anayasasının 13 ncü maddesi gereğince geçersiz olacağı için bu referandumun yasal zemini olmayacaktır.[2]

Nitekim 13’ncü maddenin ikinci fıkrasında açık bir şekilde Anayasayla bağdaşmayan hükümlerin geçersiz olacağı ifade edilmiştir.

Bu bakımdan diğer tartışmalı bölgelerin yanı sıra Kerkük, Saddam sonrası dönemde anayasal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Zaten Kürt liderlerinin diğer aşamalar tamamlanmasa bile bir an önce referandumun yapılmasını istemelerinin ve sürecin Kerkük‘te istikrar sağlanıncaya kadar uzun bir süre ertelenmesine itiraz etmelerinin nedeni, bu anayasal krizin çıkartabileceği durumu öngörmeleridir. Bu bakımdan referandum sürecinde zaman Kürt Yönetimin aleyhine işlemektedir.

Sonuç olarak Irak Daimi Anayasası, tüm Iraklı vatandaşları için ortak bir siyasi ve hukuki mutabakat metni olmalıdır. Çatışmalara, ayrışmalara çözüm getirmesi ve toplumsal bir uzlaşma sağlaması gereken anayasa ile Irak ‘ ta hali hazırda var olan ayrışmanın da ha da derinleştirilmesi anayasa hukukunun özüne ve felsefesine aykırıdır. Anayasalarda belirlenen kesin sürelere uymamak, Anayasa’nın tutarlılığını zedeleyecek ve hukukun üstünlüğü anlayışına olan güveni de sarsacaktır. Bu bağlamda bir oldubittiyle referandum yapılması, hukukun üstünlüğünden değil dayatmanın gücünden kaynaklanmış olacaktır.

Murat SÜMER --------------------------------------------------------------------------------
[1] Madde 126 :
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu birlikte veya Millet Meclisi üyelerin 1/5 2 i Anayasada değişiklik yapılması teklifinde bulunabilirler. Anayasanın birinci bölümünde yer alan temel ilkeler ile ikinci bölümde yer alan Haklar ve özgürlüklere ilişkin hükümler ancak, arka arkaya iki seçim döneminden sonra, Millet Meclisi üye sayısının 2 / 3 ‘ sinin onayı, halkın referandumla kabulü ve Cumhurbaşkanı’nın yedi gün içerisinde onayı ile değiştirebilirler.

Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilmeyen maddeler, Millet Meclisi üyelerinin 2/3‘sinin onayı, halkın referandumla kabulü, Cumhurbaşkanının yedi gün içerisinde onayı dışında değiştirilemez. Federal makamların kesin görev alanı kapsamına girmeyen bölgesel yetkileri azaltacak şekilde anayasa maddelerinde değişiklik yapılması ancak ilgili bölgedeki yasama organının kabulü ve yapılacak bir referandumla bölge sakinlerinin çoğunlukla kabulü ile mümkündür.
a) Cumhurbaşkanı bu maddenin ikinci ve üçüncü maddelerinde belirtilen süre içerisinde değişikliklere onay vermese dahi, değişiklikler onaylanmış sayılır.
b) Değişiklikler Resmi Gazete’ de yayınlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer.

[2] Madde 13:
Bu anayasa Irak‘taki en üst yasa olup, Irak‘ın istinasız her bölgesinde geçerlidir. Anayasayla bağdaşmayan yasa çıkartılamaz. Bölgesel anayasalarda veya diğer hukuki belgelerde Irak anayasasıyla çelişen hükümler geçersiz sayılır.

Aucun commentaire: